28 Ocak 2011 Cuma

Yola çıkmadan

Uzun bir süre yola çıkamam diye düşünüyordum. En erken tarih olarak 1 mayıs'ı bellemiştim. Berlin'de olucaktım. İptal oldu.
Berlin'i iptal ettiren olay başka bir yol açtı.

Beyrut yolu.


Aldatmadan öte ihanetin bünyeye zekredildiği perşembe günün ardından işe gidilemedi. İş: T24 isimli internet gazetesinde editörlük. Gidemedim. Vücudum izin vermedi. Yola çıktım. İstanbul'u gezicektim. Bildiğim semtlerde bilmediğim sokaklar bulucak, yürüycek ve nefes almaya çalışacaktım.

Önce evimin olduğu Tünel'den Karaköy'e indim. Ordan Eminönü'ne.

İşim sabah 7'den akşam 5'e kadardı. 5'ten sonra hızla eve gelip ya bir saat uyuyordum ya da ikinci işim için çalışıyordum. Akşam 8-9 civarı evden çıkıp Haymatlos'a gidiyordum. Djlik için. Hem sevdiğim müzikleri çalıyor hem de para kazanıyordum. Yalnız mekanın boş olmasına rağmen heyecanlanmayı başarıyordum. Gerginliğe dönüşen heyecanın üstesinden gelmek için Ipod'da silme oynak şarkılar vardı. O gün nefes alıcam derken vapurda bir yandan Ayhan Sicimoğlu'yla minimal danslar ederken bir yandan ağlıyordum. Kuzguncuk'a uzun zamandır gitmediğime karar vermiştim. Üsküdar'a gittim. Karar değiştirip Tuğçe ve Özlem'i görmeye gittim. Olanları anlatmaya ihtiyacım vardı. Clandestino'nun Kadıköy şubesinde kırmızı şarapla kıyafetlerin arasında, kapının önünde derken bolca ben biraz da onlar anlattı. Sonra Moda'ya gittim. Banu'yu görmeye... Neyse, sonraki sabah ağzımdan Beyrut lafı çıktı. Banu da tüm ateşiyle hadi gidelim dedi. Banu'yu tanıyan bilir. Reddetmesi zordur. Ki öyle bir isteğim de yoktu.

O gece Karakol'da içerken Cemre -bu olaydan benden sonra en çok çeken caanım komşukadın- "Gelir misin" sorusuna şaşırtarak "Evet" dedi. Ve sonraki gün 3 bilet alındı. Gaziantep'e. Rota kabataslak çizildi. Antep ardından Halep, sonrasında Şam, Palmira ve Beyrut! Biz planları yaparken şaşkın İrem ben de geliyorum dedi. Ve biletini aldı.


Bugün Cuma. Yarın sabah 6'da Sabiha Gökçen'den yola çıkıyoruz. Sırt çantamı hazırladım. Patti Smith de bizimle geliyor. Yanında Robert'la.

Cemre ve İrem çarşamba günü Beyrut'tan şehri İstanbul'a geri dönücek. Biz Banu'yla ardlarından 15 günü tamamlayıp 14 Şubat gibi talihsiz bir günde gelicez.

O vakte kadar, internet ve bilgisayar bulundukça bu bloga hikayelerimizi yazmaya çalışıcam. Banu'nun da fotoğraflarıyla.

Gülnur alıntıladı dün, hayat kötü şarap içemeyecek kadar kısa diye.

Bu yolculuk iyi şarap için güzel bi başlangıç.
Kötü olana da veda etmek için...


Hayırlar olsun efendim

1 yorum:

  1. Hiç böyle bir cesaretim olmadı, 1 kere yaptım 1 Mayıs gunu 1 ay işsiz gezince darlandım:) ama işten çıkıp gidince çok mutluydum yine yapardım o gun de olsa:)


    Kıskandım bu yolculuğu...

    Not: masadaş insan

    YanıtlaSil